film listeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film listeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2017 Perşembe

Tam Ciddi Olacağım Bir Gülme Geliyor #1

Başlıktan anlaşılmadığı gibi bugün hazırladığım kara komedi listemi sonunda sizlerle paylaşıyorum :). Sanırım türden bahsedince biraz daha anlaşılır oldu :). Kara mizah olarak da bilinen (ing. dark comedy veya black comedy) kara komedi türünün beş örneğiyle karşınızdayım. Peki nedir bu kara komedi, genellikle ölüm teması var ve bunu mizahi bir tavırla anlatıyorsa kara komedidir :). Tabi sadece ölüm değil, böyle mizahı yapılmayacak şeylerin komik yapılanlarıdır mesela :). Kara mizahtır. İşte bu yüzden filmi izlerken tam üzülüp ağlayacaksınız bir gülme geliyor :). Ciddi kalamıyorsunuz. Benim en sevdiğim tür sanırım kara komedidir, neden anladınız zaten :). Zekice yazılmıştır, mesajını çok güzel verir. Özellikle bu tarz filmleri izlemeye bayılıyorum. O yüzden sizin de benim izlemediklerimden önerileriniz olursa seve seve izlerim. Sizin de aralarında izledikleriniz varsa yorumlarda belirtin. Bu listenin devamı gelecek zaten. Ben de bu sevgi olduktan sonra :).

1. Harold and Maude - Hal Ashby (1971)




Bir numarada tabi ki benim en sevdiğim filmler listesinde ilk beşte rahatlıkla yer alan Harold and Maude hem güldüren hem öldüren bir film :). Evet yanlış okumadınız, öldüren bir film :) sonuçta kara komedi böyle şeyler normaldir :).

2. Delicatessen - Marc Caro, Jean Pierre Jeunet (1991)




Karanlık bir dönemde geçen çok tatlı bir film. Açlığın doruk noktalarda olduğu bir dönemde kasaplık yapmaya çalışınca gülsek mi ağlasak mı bir durum ortaya çıkıyor :). Neyse ki film ben gülmeyi seçiyorum :).

3. Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi - Onur Ünlü (2011)




Tabi ki nadir de olsa ülkemizde de başarılı örnekleri bulunmakta. Yine tabi ki gülsek mi ağlasak mı bir durumun olduğu cinayete kurban giden genç eşin ardından kendine günah keçisi bulmaya çalışan akademisyen yaşı biraz geçkin kocanın ve ailesinin hikayesi. Bir de kardeşinin ölümünü aydınlatmaya çalışan görme engelli abi var ki sözleri dinlenmeli. 

4. Liza the Fox Fairy - Karoly Ujj Meszaros (2015)




Macaristan yapımı çok tatlı film diyeceğim de kara komedi ne kadar tatlı olabilirse işte :). Gerçi müzikleriyle ve dekoruyla içinizi ısıtan bir film, karakterleri öldürse de :).Ben çok sevdim, dekor, müzik, hikaye her şey çok güzel. Eleştirilerini de araya sıkıştıran güzel bir film. Bir soundtrack'i var ki zaten bayılacaksınız.

5. Fargo - Joen Coen, Ethan Coen (1996)




Coen kardeşlerin kara komedi türünde yaptıkları filmler gerçekten izlenmeye değer. Bu film de çok sevilen bir film mutlaka duymuşsunuzdur hatta dizisi de var ben izlemedim, bir ara bakmak lazım. Bu filme aynı zamanda polisiye severler de bir bakmalı.


Devamını Oku »

26 Eylül 2016 Pazartesi

Bilim Kurgu Filmleri

Selam arkadaşlar :). Sabah sabah sizlere bir paylaşım yapayım dedim, ben sinek yüzünden uyuyamaz ve vızıltısı hala kulağımı ağrıtmaya devam ederken siz mışıl mışıl uyuyorsunuzdur umarım :). Ben bu yazıyı yazdığımda bilim kurgu türü kuyusuna düşmüştüm diyebilirim. Hem o beş kitabın beraber olduğu Otostopçunun Galaksi Rehberi’ne başladım ve iki kitap bitti, tüm kitapları bitirdiğimde de hakkında bir yazı yazmak isterim (kısa bir ara verdim seriye ama bu yazıyı yayınlayana kadar tekrar başladım :)). Bir de baya bu türde film izlemeye başladım. Zaten bilim kurgu benim en sevdiğim türlerden. Bayılırım. Öyle ki izledikçe izleme isteği, okudukça okuma isteği oluyor. Tabi benim en çok ilgimi çeken filmler, kitaplar herhalde içinde zaman makinesi geçen hikayelerdir ama tabi ki o ekstra keyif için :). Madem bu kadar izliyorum neden şöyle havamızı bulacağımız kısa bir liste yapmayayım ki dedim. Böyle on filmlik uzun bir liste yapmak istemedim. Bu sefer beş film olsun ardından yine devam ederiz. Hepsini yeni izledim beni kınamayın :), ne de olsa geç olması hiç olmamasından iyidir. Hadi başlayalım.

Predestination – Michael/Peter Spierig (2014)




Bu filmin fragmanını izleyip merak ettiğimi hatırlıyorum ama gitmemişim ancak yeni izledim. Müthiş bir kurgu, çok güzel bir film. Hikaye içinde hikaye aslında tek hikaye. Daha fazla spoiler versem tadı kaçar izlemezsiniz. Filmi izlerken neredeyse tahmin ettiğim şeyler olmasına rağmen büyük resim çok güzel. İzledikten sonra da bir düşündürtüyor. Robert A. Heinlein’ın “All You Zombies” hikayesinden uyarlama. Bulursam kesinlikle okumak isterim. Ethan Hawke zaten başarılı bir oyuncu. Güzel seçimler, filmler yapıyor. Valla ne diyeyim karizmatik adam, aynen devam. Tabi sevgili Sarah Snook’u da es geçmek olmaz. Sesini kullanmasını bilen bir arkadaşımızmış, güzel olmuş. Zaten ona göre seçtiklerini düşünüyorum. Güzel film olmuş.

-Hangisi önce gelir? Tavuk mu yumurta mı?
- Horoz

Gattaca – Andrew Niccol (1997)




Yine bir Ethan Hawke filmi. Madem başladık öyle devam edelim. Çok iyi filmlerde oynuyor demiştim zaten. Bir de ben bu adama çok üzülüyorum; bir ödül töreni vardı “Boyhood” da herkes aldı da bu gariban millete sarıldı. Çok gördüler bir ödülü :) Neyse biz onu seviyoruz böyle devam Ethancım, Chet Baker rolünle bence bu sene alıp yürüyeceksin. Filme geçersek, benim aşırı beğendiğim bir film. Uzak bir gelecekte geçse bile ayrımcılığın geçmediği bitmediği bir zaman, distopyaya da göz kırpan bir film. Aşırı güzel belki hakkında yazdığım inceleme yazısını burada da paylaşırım bir gün, harika bir film. Her şeye rağmen umudunu kaybetme, imkansız diye bir şey yoktur diyen bir film, mutlaka izleyin.

Twelve Monkeys – Terry Gilliam (1995)




Bir Burus Villis filmi. Brad Pitt’in de oyunculuğuyla göz doldurduğu,” noluyor lan!” dedirten film. Zamanda oynamalar, bir aksiyonlar, hastaneler, geçmiş, gelecek ve iç içe geçen hikayeler. Ben bu filmi Gattaca gibi baya geç izledim ama hiç izlememekten iyidir. Birkaç yerde çalan harika bir müziği var duydukça kulaklarınız şenlenir. Pitt’in karakterinin yaptığı o “delice” konuşmalarla yani eleştirilere de dikkat.

2001: A Space Oddysey - Stanley Kubrick (1968)




İzlemekte geç kalınan bir Kubrick filmi. Liste pişmanlıklar listesi gibi oldu, kusura bakmayın artık :). Görüntü kalitesi üst düzey olan bir uzay filmi. Kesinlikle kendinden sonra yapılan birçok filmi etkilemiş bir film. Açıkça görebilirsiniz. İlk aklıma gelenler Interstellar ve Ex Machina, bana çokça anımsattı belli ki etkilenilmiş veya esinlenilmiş. Tabi ki bu filmden onlar esinlenmiştir :).

Coherence – James Ward Brykit (2013)




Muhteşem bir film. Predestination gibi şok etkisi yaratıyor. Bilim kurgu olması için ekstra yapılan hiçbir şey yok. Sade bir bilimkurgu, her şey kafamızda. Gerçeği sorgulatan film bana, gerçek kime göre neye göre.  Bir kuyruklu yıldız geçiyor ve herkesin hayatı değişiyor. Değişiyor demek doğru mu bilmiyorum, filmin tadını da kaçırmak istemiyorum ama spoilerlı bir yazı yazmayı düşünüyorum, izleyenlerle bir güzel tartışalım konuşalım. Son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biri. Etkisinden çıkmak kolay değil. Filmdeki amatör ruh, ilk başlarda kamera kullanımıyla kendini hissettiriyor ama o kadar güzel konusu ve işlenişi var ki her şeyi unutturuyor. Müthiş. Nasıl bu kadar az duyulmuş hayret şey. Bir an bile kaybetmeden izleyeceğiniz sıradaki filmi bu yapın. Pişman olmazsınız :).

Benden bu kadar, kendinize iyi davranın ve güç sizinle olsun, hoşçakalın :).


Devamını Oku »

21 Haziran 2016 Salı

Ne Zaman TV'de Çıksa İzlerim Dediğimiz Aile Filmleri

Merhabalar :) Nasılsınız? Umarım bu güneşli günler gibi güzel geçen günleriniz olur. Tam da bir pazar yazısı başlığı değil mi :/ ama ben salı paylaşıyorum olsundu :). Gayet uzun ve açıklayıcı olduğunu düşündüğüm başlıktan da anlaşılacağı gibi bugün gerek pazar gerek hafta içi dizisi olmadığı günler araya sıkıştırıverdiği, sabahları hatta ve hatta sıkıcı hafta sonu öğlen saatlerinde (yeterince açıklayıcı oldu, sus artık) televizyonda verilen bu tatlılar tatlısı, iyinin kazandığı, kötülerin cezalandırılıp iyi yola saptırıldığı, adaletin yerini bulduğu, hayatın aslında pembe bir pamuk şeker olduğunu gösteren (?) ve tabi ki hep mutlu sonla biten bu içimizi ısıtan filmlerin 10 tanesini nostalji edasıyla sizlerle paylaşacağım ve eminim ki canım 90 kuşağı bu filmlerin en az beşinin tiyakisi diğer beş filmin de aşinası. Sanırım hepsi Amerika yapımı :/, pek bir çeşitlilik, sizi şaşırtan olaylar ya da sanatsal bir şey tabi ki yok (yerdim mi övdüm mü kinaye mi yaptım inanın ben de bilmiyorum). Ve hepsi tabi ki komedi türünde ki bayılırım. Yani kısaca böyle kafanızı rahatlatıp boşaltmak , birazcık gülümsemek ve nostalji yaşamak için tekrardan (yani işte artık büyüdük ya falan filan, mesela ben bugün özellikle, bir sayı atladım :)))  izlenilebilecek filmlerden tabi ki Türkçe dublaj şartıyla :). Çenemin düştüğü bir yazıya yine merhaba dedik sanırım ben listeye geçtim, görüşelim :).

1. Jumanji 

Ne zaman çıksa ama ne zaman çıksa bayıla bayıla izlerim. Şimdi tamam, Wong Kar Wai izleyip, Godard sevebilirim ama hepsinin yeri ayrı. Arada elitliğime gölge düşürür alırım cipsimi kolamı geçerim TV karşısına oturur izlerim. Jumanji ya Jumanji! Kaç versiyonu yapıldı da vermedi aynı tadı. Canım Robin Williams bıraktığında bizi, çocukluğumu da aldı sanki :(. RIP Robin. Seni unutmadık, hala o güzel sıcacık gülümsemenle içimiz ısınıyor.




2. Bitirim İkili Serisi

Ya dünyanın en şapşik polis memuruyla, dövüş ustası Chan abimizin bu serisi sevilmez mi ya :).  Her izlediğimde uzak doğu yemekleri yiyesim gelir :). Ünlü Çin Mahallesini de ilk bu filmde görmüş olmam muhtemel. Filmde Chan oturaklı, sabırlı, kibar tamam tamam hep stereotip ama olsun arada iyi geliyor. Hem serinin ikinci filminde güzeller güzeli Ziyi Zhang da var :).




3. Şaşkın Dedektif


Yine bir şapşik polis memuru ama bu sefer sahtesinden, komedisi bol actionı yerinde :). Ya ben polisiye seviyorum, komedi de. Bunların ikisini beraber daha çok seviyorum :). Bu filmi de çocukken çok severdim.




4. Dr Dolittle/Çatlak Profesör Serileri


Jim Carrey'den hallice bir Eddie Murphy var burada, mimik adamı. Sevmemek, gülmemek mümkün mü şimdi. İkisi farklı filmler ama yani ayırmaya da gerek yok :). Çok tatliş filmler (resmen dilim değişti nasıl yazıyorum ya, sen elit bir blogsun kendine gel). Kendime ayarımı da verdiğime ve şizofrenimi sizlere kanıtladığıma göre yeni maddeye geçelim.




5. Sihirli Oyuncakçı


Dustin Hoffman'ın olduğu yine çok tatlı çok güzel bir film. Valla eve dvdsini aldım arada izliyorum :). Severim. Yalnız çeviriden ötürü ilk izlediğimde televizyonda sebeci sebeci diyormuş da anlamıyormuşum ne dediğini. Meğersem muhasebeci demek isterken alaylı bir dille sebeci diyormuş :). Bir arkadaşım benden elit olmasın söylemişti :/.




6. Polis Akademisi Serisi


Mahonyyyy! Ya yine ne zaman çıksa izlerim bence siz de bir yerde görünce durup izliyorsunuz. Zaten bir ara bir yerde gördüm ya da okudum, Türkiye'de Amerika'dan daha fazla seviliyor sanırsam bu seri (tamamen uyduruyor da olabilirim) :). Tabi TV'de sürekli koymalarının etkisinin olduğunu düşünüyorum:).



7. Wasabi


Yine bir polis memuru yine komedi yine action. Baya baya benim çocukluğum suçluların peşinde geçmiş. Boşuna çocukken dedektif olmak istemiyordum demek, fazla etkisinde kalmışım :'))). Bu sefer karizmalar karizması Jean Reno var hem de Luc Besson ile birlikte. Benim en sevdiğim yönetmenlerden Besson'ın senaryosunu yazdığı bu film yine sizi saracak. Zaten Jean Reno'yu sevmeyeni kınıyorum, kınadım.




8. Mrs Doubtfire


Yine Robin yine Williams. Canım benim ne de tatlı bir filmdir bu :).




9. Daddy Day Care


Ya tekrara düşmüyorum listenin kendisi tekrar zaten :). Evet Eddie Murphy var ve ben iki filmini şimdiye kadar yazdım zaten, bunu da yanına koymadım ama... Blog benim yayın benim kurdum bırak bu liste benim (yumruk emojisi).





10. 101 Dalmaçyalı




Ve geldik benim çocukken çok sevdiğim filmler arasında olan köpeklerin başrolde olduğu tüm filmler adına bu filmi koyuyorum (sadece köpekleri futbolcu basketbolcu hokeyci cicicici yapan filmler hariç, abartmasınlar yani bir konu buldular diye). Beni bilen bilir (Bu lafı da hiç sevmem) ben köpek delisiyim hatta şu an deli gibi olmayan köpeğimi sevdiğim fantastik bir dünyam var. Nerede görsem sevmeye çalışırım ama her zaman karşılık aldım mı tabi ki hayır. Çoğu zaman platonik veya tek taraflıydı. Hatta bir keresinde hayvanı nasıl bıktırdıysam, beni sevme dercesine ısırdı bile beni. O köpeği bir daha sevmedim ama başka köpekleri çokça sevmeye devam ettim. Yolda sahibini durdurup köpek sevdim. Baya çılgın gibi köpek severim anlayacağınız. Hatta sanırım ben köpeğimi sevmekten öldürebilirim, rivayetler var bu konuda. Hayatım boyunca beklediğim an ise birinin bana köpek sürprizi yapmasıdır (hala bekliyorum pls) hani şu videolardaki gibi (misal christmas puppy surprise) <3<3<3<3 Kedi köpek insanı derler ya anladınız herhalde ben köpek insanıyım :). Yavru köpek görünce sulu göz olan o gıcık insan da benim, düşünün artık bir de köpek sahiplensem neler olur. Burayı sayfalarca içimdeki sevgiyi anlatmak için kullanabilirim amma ve lakin gereksiz :). Çenemi yukarıda değil şu an burada bıraktım sanırım. Kuvvetlidir kolay kolay düşmez tabi hemen, gördüğünüz gibi.

Konudan yeterince saptığıma göre sonuç kısmına geçeyim. Umarım buraya kadar gelebilmişsinizdir. Aslında bir Adam Sandler filmi de koymak isterdim ama kısmet değilmiş. Sizin de böyle çocukluğunuzu hatırlatan, nostalji yüklü filmleriniz varsa yorum yazın, çekinmeyin :). Kendinize çok iyi bakın, hayal etmeyi ve çocuk kalmayı asla bırakmayın.

Devamını Oku »

20 Haziran 2016 Pazartesi

Queer Sinema

Onur haftasının da gelmesi sebebiyle uzun zamandır taslakta beklettiğim bu listeyi günün anlam ve önemine ithafen paylaşmak istedim. Tek tek filmleri açıklamadım. Bazılarını zaten blogda görmeniz mümkün, diğerlerini de yeri geldikçe zaten göreceksiniz. Bahsetmediklerimden bazıları beni ciddi anlamda etkileyen filmler. Umarım yine bir liste dolayısıyla bahsederim veya tek başına inceleme yapma fırsatım olur.

Peki Queer Sinema nedir? Neden ve nasıl Queer gibi eşcinselleri "aşağılamak" için kullanılan bir kelime bu sinemayı temsil ediyor? Queer kuramı nedir? Sinemadaki yeri ve temsili nedir? Queer sinemanın yeni ve eski örnekleri nelerdir? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi? Eminim bu soruların hiçbirini merak etmiyorsunuz :), ama eğer merak ederseniz en alta bir link bırakacağım orada tüm bu soruların cevabını bulabilirsiniz :). Eğer daha fazla bu ve benzeri kitap okumak isterseniz birkaç önerim olabilir, bunun için de yorum bırakmanız yeterli :). Ayrıca bu vereceğim linkte daha çok film örnekleri görebilirsiniz.



Benim de birkaç cümle yazmam gerekirse bu makale ile alakalı şunlar olur. Yalnız uyarmam gerek, çok güzel açıklamalar var makalede benim yazacaklarım sadece birkaç yerin açımlaması, yorumlaması (bildiğiniz paraphrase işte, Türkçe'sini yeni öğrendim tek kelime kullanarak, çaktırmayın :)), o yüzden bununla yetinmeyin makale bundan çok daha fazlası, ne yazsam eksik olacak. Mesela genelde Hollywood sinemasında (ki günümüzde de devam ediyor Türk Sinemasından bahsetmiyorum bile, az çok her ne kadar duyarlılığın arttığını düşünsek de), eşcinseller ve eşcinsel olmak genel olarak, "komik, korku veya kaygı uyandıran durum, anormalilik, toplum dışılık" olarak bize yansıtılıyor. Özellikle "eski queer sinema" başlığına bakarsanız, eşcinsel karakterlerin filmin sonunda ya intihar ettiğini ya da öldürüldüğünü görebileceğimizi belirtiyor. Yine bu ilk filmlerde "efemine eşcinsellik çevrelerindeki erkeklerin erilliklerinin ölçülmesinde ölçüt olmuşlar." İşte bu gibi örnekler bence yeni dönem bazı Dünya Sineması'nda ve Türk Sineması'nda da hala sıklıkla görülen stereotip karakterler aslında. İşte bu yeni dönem Queer Sinema bu algıyı yavaş yavaş yıkıyor sanırım. Aşağıda göreceğiniz filmlerde bu yeni dönemin örneklerinden sayılabilir.


Ve her zaman dediğim gibi empati önemli. Saygı duymak önemli. Aşk aşktır ve aşk her zaman kazanır :).


1. Haftasonu - Andrew Haigh (2011)




2. Zenne - Caner Alper, Mehmet Binay (2012)




3. Bana Marianna De - Karolina Bielawska (2015)




4. Aşk Başkadır - Ira Sachs (2014)




5. Tangerine - Sean Baker (2015)




6. Mavi En Sıcak Renktir - Abdellatif Keshish (2013)




7. Serseri Mayınlar- Ferzan Özpetek (2010)




8. Cahil Periler - Ferzan Özpetek (2001)




9. Annemi Öldürdüm - Xavier Dolan (2009)




10. Carol - Todd Haynes (2015)





Nejat Ulusay "Yeni queer sinema: Öncesi ve sonrası" (2011)

Buradan da Başka Aşk başlıklı film listeme ulaşabilirsiniz :).

Devamını Oku »

5 Haziran 2016 Pazar

Son Zamanlarda İzlediğim İzlenilmeyesi Filmler


Merhaba arkadaşlar :). Nasılsınız? Keyifleriniz yerindedir umarım. Ben de durumlar yoğun. Günler o kadar hızlı geçiyor ki anlayamıyorum. O yüzden buraları ihmal ettim. Şimdi sizlere kendimi affettirmek biraz da sizleri eğlendirmek için bir liste hazırladım. Biliyorsunuz ki en son yaptığım Son Zamanlarda Okuduğum Okunulmayası Kitaplar listesi ilgi görünce ben de neden bir de bunun film versiyonunu yapmayayım dedim. Aslında şanslıyım izlediğim filmlerden kesin olarak beğenmediklerim o kadar az ki liste çok uzun değil ama yok da değil :). O yüzden son zamanlarda keşke izlemeseydim dediğim ama izlemeden de böyle olduklarını anlayamayacağım filmleri listeledim. Bana meydan okuyup sen ne anlarsın filmden çok güzel bir film o bir kere demek serbest :). O zaman başlayalım.







1. Good Will Hunting - Gus Van Sant (1997)


Bu film iki listeye giriyor. Biri bu zamana kadar hala izlemediğim filmler listesi (artık izledim) iki izleyip de beğenmediklerim listesi. Yani o kadar klişelerle dolu ki uzun uzun yazmak istemiyorum. Başından sonuna ne olacağı belli, sizi ne şaşırtan ne de  hayranlığınızı uyandıran bir film. Tek olumlu yanı Elliott Smith şarkılarının olması ama o güzelim şarkılar ziyan olmuş. Kısacası kötü. Özür dilerim Robin Williams, Stellan Skarsgard.

2. Mustang - Deniz Gamze Ergüven (2015)


Oscar benim pek de önemsediğim bir ödül değil ama güzel filmler de çıkmıyor diyemeyiz ama bu film onlardan biri mi hayır. Zorlama, başarısız bir senaryo, Emin olun çok daha güzel Türk filmleri var, her açıdan. Olmamış, sorryyy :(.

3. Hamam - Ferzan Özpetek (1997)


Ferzan Özpetek filmlerini severim ama bu film onlardan biri değil. Hem de Mehmet Günsur'a rağmen :/

4. Dead Man - Jim Jarmusch (1995)


Şimdi Jim abimiz kızmasın; kendisini, tarzını severim (bknz. Coffee and Cigarettes) Johnny Depp'i zaten severim. Ama bu filmde sanki bir şey varmış da anlamak veya sevmek için ben onu kaçırmışım gibi hissediyorum çünkü baya sıkıldım izlerken. Hani çok kötü de diyemiyorum ama beklentim o kadar yüksekti ki kendimde sorun aradım. Hala sevmek için neden arıyorum yardımcı olun :(.

5. Kara Bela - Burak Aksak (2015)


Burak Aksak'ın en kötü işi olmaya aday bir film. Ara ara tebessüm ettirse de Bana Masal Anlatma filmindeki gibi başladığı andan itibaren sizi saran, güldüren bir film değil. Aksak'ın neler yapabildiğini Leyla ile Mecnun'da gördük hala sezonu başa sarıp izliyoruz. Yukarıda bahsettiğim ilk uzun metraj filminde de neler yaptığını gördük o yüzden bu filme rahatlıkla kötü diyebiliyorum. Abbas Bozkurt'un Altyazı dergisinde Ocak 2016 dayısında yayınlanan 'Toplu Kahkaha' yazısını okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Genel olarak doğru tespitler ortaya koyan Bozkurt, Burak Aksak ile ilgili olan kısımda da çok haklı.

Son beş ayda izlediğim kötü filmler bunlardı. Bence hiç de fena değil ortalamanın üzerinde film izleyen ben için:). Siz de yorum yapmayı, sevdiğiniz sevmediğiiz filmleri bizimle paylaşmayı unutmayın. Filmle kalın :).

Devamını Oku »

29 Mart 2016 Salı

Kadınlar

Yeter aşklı meşkli filmler önerdiğin biraz farklı tema yap bıktık dediğinizi varsayarak sizlere kadınların ana karakter olduğu, stereotipten öteye gidip kişiliği, karakteri olan kadınların olduğu filmleri içeren bir liste yaptım. Çünkü kadınlar var, yaşıyorlar, hissediyorlar, karar veriyorlar hatta işin ilgincine bakın böyle başrol olup film bile yapıyorlar. Bazıları var ki yönetmenlik falan yapıyor. Neyse bu kadar kinaye yeter. Kadın başrollerin olduğu bu güzel filmleri izlemeniz tavsiye olunur.

1. Virgin Suicides 


 Bir kadın yönetmenden baş rollerde kadın olan güzel bir film.. Müzikleriyle mest eder. Zaten filmde plak yakma sahnesinde içiniz acır. Dün izlediğim Mustang filminde de çokça bu filmin izlerini gördüm özellikle filmin başlarında. Sizce de öyle mi?




2. Gloria - John Cassavettes (1980)


Uzun zamandan beri John Cassavettes izlemek istiyordum ve Gloria son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biriydi. Filmin dönemin de etkisiyle yansıttığı hava, dekorasyon, kıyafetler, Beth Davis'in müthiş ihtişamı, küçük çocuğun iyi oyunculuğu. Her şeyiyle muhteşem bir film. İzlerken bana Leon'u anımsattı ve hemen araştırdım. Gerçekten Luc Besson bu filmden esinlenmiş. Bunun dışında da filmin birçok yeniden yapımı var. Hiçbirini izlemedim ama var :).  Ben Gloria'yı bayılarak izledim ve yönetmenin diğer filmlerine de baktım. Hatta Love Streams filmini izledim yine güzeldi. Sıra diğerlerinde.





3. Frida


Kitaptan uyarlama olan bu filmde Frida Kahlo'nun hayatını izliyoruz. Nasıl güçlü nasıl ilham alınası bir kadın. Beni çok etkileyen filmlerden biriydi. Acılara karşı duruşu, umudunu yitirmemesi ve her şeye rağmen sevdiği adama aşkı.  Kesinlikle herkes Frida'yı tanımalı ve izlemeli.




4. Frances Ha


Nasıl güzel bir filmdir o öyle. Siyah beyaz çok tatlı. Ben bayılarak izledim. Bir yerinde başrolümüzün yaptığı monolog var, çok güzel. Şarkıları keza öyle. Bir sahnesinde Godard'a selam çakıyor ki ben gibi Godard severlerin gözünden kaçmayacaktır. Bu arada okuduğum kitapta portre ressamlarından Frans Hals'den bahsediliyordu ve görünce aklıma bu film geldi. Bir alakası var mı bilmiyorum bu benzerliğin. Sizce?



5. Black Swan


Zamanında ne ünlüydü film. İzlemeyeni dövüyorlardı. O yüzden bu filmde olması gerektiğini düşündüm. Natalie Portman'ı pek sevmesem de film güzel.




6. Resident Evil 


Ahh gençliğimin serisi, nasıl severdim. Hala seviyorum. yapsınlar yeni film koşa koşa gider izlerim. Zombie filmlerini çok severim zaten. Gerçi zombie filmi olarak başarısız bulanlar çok ama ben seviyorum. Bir tane de olsa bu listede aksiyon filmde kadın başrol olması iyi oldu sanki :). Biliyorsunuz ki genelde bu tip filmlerde erkek kahraman olur o yüzden kadın kahraman olan nadir filmlerden biri bu listede :).




7. Vivre Sa Vie


Bu listede Godard olmazsa olmaz. Onun kadın başrolleri ünlüdür. Ve benim en sevdiğim başrolü Anna Karinadır. Bu Danimarkalı güzel başarıyla canlandırıyor rolünü. O iri iri gözleriyle bizlere baksın biz de hep izleyelim.




Tabi bu listeyi uzatabiliriz ama başka zamana :). Hatta şurada bir iki film daha var kadın başrol ama tekrar olsun istemedim bu listeye de yazıp siz buradan bakabilirsiniz. Şimdilik bu kadar, kendinize çokk iyi bakın :).

Devamını Oku »

24 Şubat 2016 Çarşamba

İlk Aşk/Ergen Aşkları

Ne kadar ciddiyetsiz ne kadar anti elitist bir blogger oldum ben böyle o kadar da ciddi bir kültür sanat blogu derken :P :). Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu listede ergenlik ve ilk aşk temalı bir film listesi hazırladım. Yine Başka Aşk temalı bir liste daha var ona da bakmak için şuraya tıktık. Bu arada 5 martta bitecek bir çekilişim var, katılmak için de şuraya bir tıktık alayım :).

1. Submarine - Richard Ayoade (2010)


Bir numarada benim en çok sevdiğim filmlerden, kaç kere izlesem sıkılmayacağım, her şeyiyle ikon olan ve soundtrackiyle de gönülleri fetheden çok güzel bir film, bayılacaksınız. Ergen aşkı deyip geçmeyin güzel, bol alıntılı bir film. Facebook kapak fotoğraflarınızı şenlendirecek müthiş resim gibi sahneler görmek mümkün. Ve yine bolca alıntılar yapabileceksiniz.

Craig Roberts filmdeki başrol oyuncusu, yönetmenlik yapmaya başlamış ve filmi IF Bağımsız Film Festivali kapsamında Ankara'ya geliyor. Benim de merak ettiğim filmlerden biri. Filmin adı Just Jim ve fragmanı izlemek için tıktık. Hazır yeri gelmişken festival programını düzenleyenlere sesleniyorum, Ankara'nın ulaşım sisteminden bir haber olarak nasıl filmleri o saate koyarlar anlamış değilim. Bunun çok tatlı bir yazı olması gerekiyordu ama bu ulaşım çok dertli bir konu arkadaşlar neyse ben hemen başka bir filmle kapatayım konuyu :).




2. Moonrise Kingdom - Wes Anderson (2012)


Yine aynı şekilde birçok ikonik sahneleriyle akılda kalan Wes Andersen filmi. Sarı rengin yoğunlukta olduğu, takıntılı yönetmenimizin yine bol aktörlü filmlerinden biri.





3. Me Earl and the Dying Girl - Alfonso Gomez Rejon (2015)


Film Ekimi'nde istediğim filmlerden izleme fırsatı bulduğum nadir hatta belki de tek filmdir kendisi. Aslında böyle aşktan çok arkadaşlık teması derdim buna ama bence aşk da var :). Çok güzel bir filmdi. Başrol oyuncusu çok iyiydi. Bir de filmde böyle klasik filmlerin parodileri vardı ki ayriyeten onları gösterseler izlerim :). Kesinlikle izlemelisiniz. Benim bile yazarken tekrardan izleyesim geldi :).



4. The Perks of Being of a Wallflower - Stephen Chbosky (2012)


Filmin kitabını okumak isterdim öncesinde ama dayanamayıp izledim :). Güzel bir filmdi. Yukarıdaki filmlere göre daha az not verirdim ama kendi türü içerisinde başarılı olan bir film. İzleyin pişman olmazsınız.



5. Love, Rosie - Christian Ditter (2014)


Bu filmi benden beklemeyeceksiniz ve çok şaşıracaksınız ama itiraf ediyorum ben büyük bir Sam Claflin hayranıyım :). Onun vesilesiyle zaten bu filmi izledim. Açıkçası film beklentilerinizi hiçbir şekilde boşa çıkarmayan klasik iki çok yakın arkadaşın lise döneminden başlayan daha sonrasında aşka dönüşen hikayesi. Açık ve net bir şekilde film bu ama güzel bir soundtrack fazla abartmadan anlatılan hikayesiyle film kendini izlettiriyor. Film klişe uyarmadı da demeyin :).



6. Flipped - Rob Reiner (2010)


İşe size çok güzel, naif bir ilk aşk hikayesi. Sıkılmadan izleyeceğiniz çok tatlı bir film.



7. A Swedish Love Story - Roy Andersson (1970)


Şimdi 70'ler İskandinavya'sına gidiyoruz. Herkesin sarışın olduğu bir film düşünün :). Yine bir ilk aşk hikayesi ve diğer filmlerden daha farklı. Eğer daha önce oralardan bir film izlemediyseniz sıkıcı veya soğuk gelebilir ama seviyorsanız da bakmanızı öneririm.




8. 10 Things I Hate about You - Gil Junger (1999)


Ve bir klasik filmle kapanışı yapalım Heath Ledger'ı da anarak. Güzel bir film. Yine bir American High School'dayız ama sırf Heath Ledger'in şu performansı için bile izlenilebilir tabi Joseph Gordon Levitt'in mini mini bir hallerini de izlemek de mümkün. Ayrıca diğer örneklerine göre daha eğlenceli :).



Devamını Oku »

10 Aralık 2015 Perşembe

Başka Aşk

Aşkın yaşı, cinsiyeti, dini, dili, ırkı yok. Olmasında zaten. Hele ki öyle bir şey varsa ve siz de bulma şansına eriştiyseniz sakın bırakmayın. İnsan olun yeter :).

Bir Xavier Dolan Sevmek yazısı yolda. Günlerdir hazırlamaya çalışıyorum, beklemede kalın :).

Listeye bakarken dinlemeniz önerilir :)





1. Aşk karşılık beklemez ve bazen "konsepte" aşık olursun :)
.
Heartbeats - Xavier Dolan (2010)



2. Aşkın yaşı yok. Kara komedi severler buraya, Cat Stevens eşliğinde :). (Müthis bir film, bayıldım.)

Harold and Maude - Hal Ashby (1971)



3. Aşkın cinsiyeti yok.

Blue is the Warmest Colour - Abdellatif Kechiche (2013)




4. Onlar efsaneydi. Aşkın, sevginin sınırı yok.

Leon -  Luc Besson (1994)



5. Sevdiğiniz kişi belki gerçekten de melektir :). Aşkın melek hali :)

Angel A - Luc Besson (2005)



6. Birinizin hala kalbi atarken eşinizin ölü olması da aşka engel değil :). İnsan ölü olsa bile aşk asla ölü olmuyor demek ki :).

Ölü Gelin - Tim Burton (2005)



7. Aşkın dini yok. (En sevdiğim filmlerden. Nadir Sarıbacak efsanesiyle)

Uzak İhtimal - Mahmut Fazıl Coşkun (2009)



8. Aşk engel bilmez.

Başka Dilde Aşk - İlksen Başarır (2009)



9. Aşık olmak için kana cana ihtiyaç da yok, ses de yeterli olabiliyor bazen :). (Film güzel ama fazla abartıldığını düşünüyorum halen :).)

Her - Spike Jonze (2013)


10. Dünyanın en cool çifti. Ve yaşamak için kana ihtiyaç duysanız bir de sonsuza kadar yaşasanız bile aşk oradadır :).

Only Lovers Left Alive - Jim Jarmusch (2013)



Bonus: Aşk engel tanımaz :).


Bu film Paris'te geçen, ünlü yönetmenler tarafından çekilen kısa filmlerden oluşmaktadır. Bir de New York'ta geçen versiyonu da vardır ki filmlerden biri Fatih Akın'a aittir, başrolüde Uğur Yücel'in olduğu.
Devamını Oku »